15 Eylül 2010 Çarşamba

Bursaspor'un "Gerçeği"..

Valencia’ya 4-0 yenildikten sonra Ertuğrul Sağlam “Gerçeklerle Yüzleştik” demiş. Ben , maçı 0-0 berabere bitirselerdi ne diyecekti merak ediyorum.
Bu sözünden hayâlde olduklarını mı anlamalı ?

 Ertuğrul Sağlam temel eksikliklerden bahsediyor : “Bu sadece bizim değil, Türk futbolunun temel sorunu. Futbolu basit oynamayı beceremiyoruz. Alt yapılarda bu temel eğitimi veremiyoruz.”
Bu gerçekler ile şampiyonlar liginin geri kalan maçları ne olacak ? “Türk futbolunun temel sorununu”  2  hafta içinde düzeltmek mümkün olmayacağına göre şimdiden havlu atılmış diyebiliriz herhalde.

Öte yandan Bursaspor’un ilk 11'inde 6 tane yabancı var. Çoğunluk yabancılarda yani.  Dolayısıyla “Türk futbolunun temel sorunu” tanımlamasını “Türk teknik direktörün oynattığı sistem” olarak anlasak yanlış mı olur? Belki de “Türkiye’de oynanan sistem” demek istiyor. O zamanda Türkiye’ye getirilen yabancı futbolcular ya “temeli” bilmiyorlar ya da unutuyorlar sonucu çıkmaz mı ?

Ama daha 3 ay öncesine kadar Türkiye’de oynayan  Mehmet Topal Valencia’da nasıl top oynuyor? Ertuğrul Sağlam’ın istediği gibi “basit”. Demek ki Türk oyuncuda değil sorun.

İlk mağlubiyetin faturasını , oyuncunun mentalitesine çıkarmak doğru mu?    

Melih Anık

14 Eylül 2010 Salı

Ceyhun Eriş ve Onun Gibiler

Ceyhun yetenekleri çerçevesinde olması gereken yerde olamamış bir futbolcu. Kendisi mutlaka nedenlerini biliyordur. Mesleğinin sonuna geldiği bu günlerde anlamışsa bile artık çok geç.

Dün gece Trabzonspor-Sivasspor maçı 3-0 olduğunda Sivasspor'un bir akınını sürükleyen Ceyhun, topla orta sahaya kadar geldi ve durdu. Etrafında kendi takım arkadaşları yoktu. Onlara hadi gelsenize gibilerinden bir el hareketi yaptı.

Gerekli miydi bilmiyorum. Ama dışardan algılanan resim hiç de hoş görünmüyordu.Ayrıca bu hareketi onun takımdaki durumunu da etkileyecekti. Ceyhun hepsine "benim gibi çabalayın" diyordu. Muhtemelen takım arkadaşları onun , bu kendini diğerlerinden ayıran görüntüsünden hoşlanmayacaktı. Öte yandan kenarda takım sorumluluğunu taşıyan bir de teknik adam var. Onun da yetki alanına girmeye başlıyordu.

Ülkemizdeki takımlarda Ceyhun'un yaptıklarına benzer davranış içinde olan pek çok oyuncu var.Oyuncuların bu egosu yüksek davranışlarını törpülemek mümkün değil mi? Futbolcu yetiştirilirken bu konuda eğitilmiyor mu?(Bizde eğitilmediği kesin!)

Takım oyununda başarı, ekip olmaktan geldiğine göre Ceyhun gibi oyuncular bir çeşit bireysel anlayışı yansıtmaktalar.Ve maalesef bu bize özgü. Bir anlamda suçlanmaktan kaçış , kendini kurtarma duygusu şeklindeki davranış biçimi , "star" oyuncudan hoşlananlar için hoş görülebilir hatta gerekli bir duygu . Sahaya yansıması ise bunu doğrulamıyor.

Gelişmiş ülkelerde ise insanlar kendi yaptıkları ile meşguller. Attığın mükemmel pası gol yapamayanı kenara alan biri de var kenarda. Senin ayrıca dürtmene de gerek yok.

Bu ayrımı yapabilecek bir seyirci de varsa , kişisel kahramanlıklar da bizde olduğu kadar alkış almaz.

Melih Anık

3 Eylül 2010 Cuma

Futbolun "Mesaj"ları

Real Madrid'e transfer olan Mesut Özil Almanya'nın Belçika karşısındaki 11'inde idi. Öyle ahım şahım bir oyun da çıkarmadı. 88.dakikada oyundan alındı. Almanya'nın maçı önde götürmesi de Mesut Özil'in daha önce oyundan alınmamasına neden olmuş olabilir. Sanırım bu , bir sonraki maç için bir mesajdır oyuncuya.
Bizim teknik direktörlerimiz böyle bir durumda oyuncuyu ilk yanlış hareketinde dışarı alırlardı . Amaç, mesaj vermektir : "Real Madrid'e de gitsen burada patron benim , oyundan alırım."
Bir de "alkışlatmak için oyundan aldı" inanışı vardır. Son dakikalarda oyundan alınanın yerine giren "figüran" durumuna düşer.
Milli olma sayısı düşünülerek son dakikada kendisine "milli forma teslim edilen"ler de vardır.
Geçmişte kendi takımında oynamayan oyuncuları oynatan teknik direktörler de gördük. Mesaj açık orada da : "Sizin oynatamadığınızı  BEN oynatırım"
Böyle, anlamı kişiselleştirilebilecek mesajlara tanık olunca futbolun bir taktik işi olmadığını düşünüyorum bazen.
Şimdi kendi takımında oynamayan Kazım'ı milli kadroya almışlar ve oynattılar. Oğuz Çetin seçtiği , Hiddink oynattığı için bu olayda "Avrupalı kafa"nın etkisi üzerine yorum yapmak için erken. Takım kazandıkça da sorun olmayacak.
Brezilyalı oyuncuların özellikle Türkiye'ye transfer döneminde milli takıma alınıp sonra bir daha hatırlanmamaları da bir Brezilya'nın ihracat oyunu gibi geliyor bana.
Gazetelerdeki transfer dedikodularının oyuncu menecerlerinin gayretleri sonucu olduğu da açık değil mi ! Gazeteler bu oyuna nasıl düşerler acaba ?
Rijkaard'ın beden dili de kendi başına mesaj !
Oyuncuların gol sevinçleri de mesaj iletmek için kullanılıyor. En son maçta , Alex'in kornerden gelen pasını Lugano kafa ile gol yaptıktan sonra Alex,Lugano ve Bilica'nın birbirlerine sarılırken etrafa attıkları bakışlar ile nasıl bir mesaj verdiklerini de gidişattan çıkaracağız artık.
Melih Anık

1 Eylül 2010 Çarşamba

Teknik Adam Seçme Kriteri

Alman disiplini lâzım: Löw
Şeytan gibi : Rıdvan Dilmen
Yıldız tanımaz ve sert : Zeman
Derbi kralı : Turhan Sofuoğlu
Bizden olsun : Mustafa Denizli
İstikrarı koruyalım : Oğuz Çetin
Ülkeyi biliyor  : Daum
Başarıya aç olsun : Zico
Tecrübeli olsun : Aragones
Bizi tanıyor : Daum
Evlâdımız : Aykut Kocaman
Sıradaki :   ????