18 Temmuz 2010 Pazar

“Futbol bir Eğlence” midir ?

Fenerbahçe ilk hazırlık maçını yaptı ve Az Alkmaar’a 2-0 yenildi.
İlk maçların hep bir özrü vardır..
 Antrenman yüklemesi , yeni kadro , yeni sistem  vb..
Az Alkmaar maçı için yapılan  150 km yol, aşırı yağış ,fırtına da eklenebilir.
“Çimenler kesilmişti ( kesilmemişti )” , “maçın geç başlaması konsantrasyonu bozdu” , “tribünler sahaya çok yakındı” , “seyircinin tacizi futbolcularımızı etkiledi”  vb gibi özürler de sıralansa şaşırtıcı olmaz.  Malum bizde “taciz edildim” diye sahadan çıkan oyuncu var.
As oyuncuların olmaması da bir mazeret sayılabilir.
Fenerbahçe TV’sinde “yorum yapma izni” alabilenler eminim ki daha çok bahane bulabilirler.
Ama gerçek ortada..
Fenerbahçe’nin oynadığına sanırım  “çağdaş futbol” denmiyor.

Alex , Lugano , Mehmet , Özer , Gökhan yok.. Guiza’yı saymıyorum. O zaten “yok”tu. Bir de geleceği söylenenler var. Demek ki sahadaki takım “tam” değil.
Ama sorun kimin oynadığında değil ne oynandığında.
Sahadaki futbolcuların futbol anlayışları farklı . Herkesin “tortusu” farklı. Helva dip tutmuş. Ayni tencereyi karıştırsan ne çıkar!
Oyuncular kollarındaki polar saatler ile uzaktan izleneceklermiş . Pek teknolojik !
 Ama sahadaki “duruş”larını birleştirecek bir teknoloji var mı acaba !
Şampiyonlar Ligi’ni hedef edinen bir kadro mu var Fenerbahçe’de ? Şampiyonlar Ligi hedef de değil zaten.  Aslında Avrupa kupalarında “gideceğimiz yere kadar Avrupalıyız”. Varsa yoksa Türkiye Ligi..
Ama bütçe  Avrupa’da “ilk yirmide”.
Fenerbahçe’nin bütçesinin nerdeyse beşte biri ile Bursaspor şampiyon oldu. Demek ki bütçe her şey değil.
Bursaspor’un oyuncularının bonservis bedelleri için istediği paraları ‘aktif’e  yazsak bütçesi Barcelona’nınkini bile geçer. Ama  Bursaspor şampiyonlar Ligi’nde ilk dördü geçemeyecek.
Bütçeleri “sağlam”(?) büyükler ,  Sağlam’ın takımına o şansı vermeselerdi  Bursaspor şampiyon da olamazdı zaten.
Aklında ve hedefinde “3 büyüklerde oynamak” olan oyuncular ile takımlar başaramazlar. 3 büyüklerden dışlanmış oyuncuların “gurur mücadelesi”nin meşalesi de uzun süre yanmaz.

Eskisi gibi sadece “kulaktan duysa” seyirci kandırılabilirdi. Şimdi “görüyor”.. Hem bizimkileri hem de dünyayı…
Futbol artık geçim kaynağı olmuş , vatandaş sermayeyi “İddia”ya yüklemiş ! Mahalle maçlarını ve takımlarını bile sayabilecek durumda.
Haftada 20 maçı canlı izliyor , 200 saat  tv’deki “futbol üniversitesi”nden(!)  eğitim alıyor .  Hem de tek ders(yorum) değil onlarca ders alıyor .  “Yorumcu”dan daha çok “yorumcu” .

Yabancısı gelir gelmez ortama uyuyor . Neyin prim yaptığını “çakıyor” hemen. Belli ki gelmeden dersini çalışmış oluyor. Bankadaki hesabına bakarak “eğleniyor”.
Yerlisi zaten eğitimli (?) . Her sene yeni teknik direktöre ayni övgüleri düzmeyi “eğlence” sanıyor.
Değerini bir türlü anlatamayan yerli teknik direktör durumdan “eğlence” çıkarıyor.  
Kulübe “yakın” gazetecilerin maç sonu yorumları çok “eğlence”li.
Kulüp yöneticilerinin , derneği kendi şirketleri sanmaları ile yaşadıkları “eğlenceler” de yanlarına kâr …  
“Futbol bir eğlencedir” diyenler herhalde sahada  veremedikleri  eğlence yerine bu tür eğlenceler ile avunuyorlar , avuttuklarını sanıyorlar.

Olan da sana oluyor ey seyirci ! Herkes senin üstünden “eğleniyor”.
Sen eğlenebiliyor musun ?
  
Melih Anık

Not: Bu yazı 5-2 lik Köln “tahribatı”ndan önce yazılmıştır.

Hiç yorum yok:

Yorum Gönder